Suyun içindeki bir balığa suyun dışını anlatmak mümkün müdür? Mümkünse ne kadarı mümkündür, peki hangi araçlarla? Hem merak eder mi balık suyun dışını? İlla ki gerekli midir suyun dışı? Zaman ve şartlar oluşunca, her balık suyun dışıyla da iş görür. Çünkü artık suyun içinde olsa da sudan olmama halidir OL’an ve genişliğince alır her can bundan nasibini... Zamansızlığı saatle, aşkın bilinci zihinle, bütünü parçayla kavramak mümkün müdür? Güneşin batıp doğmadığını, onu öyle görene, batış ve doğuşun da hakkını vererek anlatmak mümkün müdür? Mümkündür! Ve çok şükür mümkün olan hep en tuhaf ve en mucizevi OL’anımızdır. Öyle olmasa zaten burada işimiz ne! Mümkündür fakat, ancak her şeyi mümkün kılan o öz açılımıyla mümkündür. Maddi olan da manevi olan da içindeki özle Öze açılmadığında her şeyden ayrıdır, uzaktır, namümkün ve paramparçadır ve işte tüm başı sonu olmayan, pusulası nihai, eşsiz yolculuklar bundandır... Reiki de böyledir... Sudaki bir balığa belli bir noktadan sonrası anlatılamaz, ancak balık ona açılarak, onu yaşayarak ve ondan kabı ölçüsünde azar azar doldurarak anlar. O zaman ne soru kalır ne cevap, ne gündelik ıstıraplar kalır ne de gelip geçen sevinçler... Ne suyun dışı ne de içi, ne balık ne de anlatan... İşte böylece hiç tatmadığımız bir yaşam -belki de ilk defa yaşam olarak- yaşanmış OL’ur.
Ahu Birlik