Son zamanlarda hızla yükselişe geçip hızını arttıran tonla şeyin etkisinde nefes alabildiğimiz ölçüde kolay yaşamanın hayallerini kurup bunun yollarını arıyoruz. Kolay yaşamak kolay olmayınca da vazgeçiyoruz sanki yaşadığımız hayat daha kolaymış gibi.
Tükenmişlik, yetersizlik, yoğunluk ve yorgunluk neredeyse evrensel bir çağ krizi haline geldi ve klinik durumlara taşındı. Özlediğimiz, kovaladığımız şeyler var ve sanki her şey için bir anahtar gibi; “ahh basit yaşamak lazım basit!”. Oysa ki sadece sloganlarda, özlü sözlerde, uktelerde kalan bir şey bu basit yaşamak, çünkü kolay yaşamak hiç de öyle basit bir şey değil. Bu bir paradoks gibi görünebilir. Hakikat paradokstur ve zannettiğimiz şeylerin genelde tam tersidir. Günümüzde insan yaşamını acıdan kaçınmak, kısa, kestirme, maliyetsiz yollar, hap reçeteler, acil çözümler, kolay ve hızlı şeyler üzerine kurdu. Bunların çoğu daha da fazla acı, maliyet, yorgunluk, yolu uzatma, engel ve zorlaştırma getirmedi mi? Burada iki unsur var; sorun şeylerde değil biz açıkça bazı şeyleri doğru düzgün, ölçülü kullanamıyoruz, araçları amaç haline getirip bağımlı olup dengeyi ve kendimizi kaybediyoruz egomuzun içinde. Bu da her anlamda çöküş demek dahası bunu kanıksamak demek. Bir diğeri belli ki çok fazla korkumuz ve zaafımız var.
Bunları biliyoruz peki neden yapamıyoruz? Çünkü; yapamıyorsak bilmiyoruzdur, bildiğimizi sanıyoruz sadece, yani sadece zihinsel düzeyde anlıyoruz, oysaki eylem haline geçen bir biliş 4 bedende bir biliştir, hal ve doğa haline gelir ve bu her şey gibi zamanla, enerji ve emekle olur.
Peki gerçekten kolay yaşamak için ne gerekli? Şâyet bu arzu, pelesenk bir heves değil, idraktan doğan bir istenç, öncelikli ve pek çok sorunumuzu çözecek temel bir ihtiyaçsa (ki bence geldiğimiz noktada böyle) zorlanma gerekiyor!
Zamanında yaşamınızı zorlaştıran şeyler sonradan kolaylaştırmaya yarıyor, işte kolay yaşam ancak bu biçimde mümkün. Peki bunun basamakları neler? Sadeleşme! Yani, eleme, azaltma ve tabii ki başka şeyleri çoğaltma. Bunu yaparken baz alacağımız şeyler var; öncesinde bir kaynak tefekkürü, kendini, yaşamı belli yasaları doğru düzgün tartma, çokça deneme yanılma ve yılmama. Böylelikle gerçekten kolay yaşama yoluna çıkmış bir insanın tekamülün oldukça ileri bir seviyesinde olduğunu zaten anlayabilirsiniz. Bu nedenle denir; basit yaşamak en gelişmişlik düzeydir ve bu aynı yerde başlayıp biten bir çember değil boyutlu spiraldir.
Sadeleşmenin içine, benim için gerçekten önemli olan ne sorusundan tutun, sınır belirlemeye, zaman yönetiminden, nefsini yönetmeye kadar her şeyi koyabilirsiniz. Sadeleşme; fiziksel/maddi bir sağaltım, duygu ve zihin sağaltımı anlamına geliyor öncelikle. Bunları sağlayacak sağlam araçlarla her gün çalışmanızı gerektiren bir süreç; kolay/sade/basit yaşamak. Var olan konfor alanınızın ve size hiç de kolay bir yaşam yaratmakla ilgisi bulunmayan benliklerinizin içte ve dıştaki müthiş ve türlü dirençlerine de çalışmanızı gerektirecek kolay yaşamınız. Bir eşiğe kadar adımları atarken çok zorlanacaksınız, bıraktığınızda sıfırdan ya da eksiden başlayacaksınız ama sonrası gittikçe daha kolay olacak ve her şeye değecek. Bir cümleyle özetlenen şeyin hiç de öyle kolay ve şipşak olmadığını görüyorsunuzdur. Kolay şeyler en zorudur ve adanmışlık gerektirir, ruhun bildiğini burada nefsin de düzey düzey bilmesini gerektirir. Bahsettiğim biçimde kolay bir yaşam süren birini gördüğümüzde umarım ne derece zorlanmış olduğunu görürüz. Zorluk arayalım, zorluğu yüceltelim ya da boşverelim, erteleyelim demek değil bu. Her kolaylığın içinde doğal olarak bir zorluk var demek. Bu şekilde bakarsak bir şeyleri talep ederken daha sağlam bir zeminden başlamış oluruz en azından. Bağ kurmak kolay yaşamak için olmazsa olmaz bir diğer unsur, hakiki bağlar kuramamaksa sanırım çağımızın bir diğer hastalığı.
Kolay bir yaşam için dua ederken aslında ne için dua ettiğimizi ve duamız yanıtlandığında duyup gereğini yapabilmemizi, hepimize gerçekten hakedilmiş, kolay bir yaşamı diliyorum.
Ahu BİRLİK
www.varolus.com