Yer ve Gök Arasında Üstad Eğitmenler
Hepimiz farkında olsak da olmasak da, çeşitli şifa yönlerine ve rehberlik niteliklerine sahibiz. Bununla beraber; her şifacının ya da üstadın eğitmenlik niteliği taşıması beklenmez. Böyle bir kapı açıldığında; artık bilginin jenerasyonlara aktarılması söz konusudur. Bu durum, içerdiği tüm güzelliklerinin yanısıra, kendini sırtlanma, sabır, uyum, sorumluluk, inanç, saygı, kabul, cesaret, şefkat, seyir, zararsızlık, farkındalık, yargısızlık, hakkaniyet, farklı boyutlardaki öğrencilik ve öğretmenliğin bir takım yükleri ve bu yüklerin kıymetli nişanlarını da taşır. Nişanlar; hem tıpkı kader, yön, meşrep gibi kodlanır, hem de kişinin çabalı tekamülüne tabidir. Üstad Eğitmenler, önde ya da arkada değil; yanda, hem tüm parçalarla eşit hem de bütünün içinde eşsiz bir biçimde fakat; her şeyin ötesinde O'nun takdir ettiği biçimde, tevekkül, denge içinde ve sürekli öğrenerek yürürler.
Hangi sisteme ve aşamaya dahil olursa olsun, özellikle bir Üstad Eğitmen için kendi ve diğerlerinin insanlık dramının ve şenliğinin içe çekilmeden solunabilmesi, parçası olunana kopmayacak bağlarla bağlıyken ona dışardan bütünün gözüyle bakılabilmesi, dünyadayken dünyadan olmama halinin barındırılabilmesi, kanallığın değerinin, yerinin bilinip geliştirilebilmesi çok mühimdir; aksi takdirde, tohumu olunan potansiyel kendine ve kendinden dışarıya genişletilemez ve içe çökmeye başlanır. Bu bir eğitmenin mesafeli, yoksun, duyarsız vs. olduğu anlamına gelmez aksine; mesafeleri aşan hakiki bir dokunuş; acı ve sevinçle sempati kurmadan empati kurabilecek bir birikiminden, duygu/zihin hakimiyeti, ruh / bilinç / öz farkındalığının dengeli entegrasyonu ve her şeye rağmen kılıflarından arınmış saf bir sevginin adanmış özgürlüğünden doğar. Bu eşsiz tat, belli derecelerde dengenin kaybedilmesini ve sapmaların tekrar tekrar hizzalanmasını gerektiren, çok yoğun, derin, kendine has çabalar, dinamikler, bedel ve tehlikeler, feragat ve mükafatlar içerdiği gibi -her şey gibi- daima gözetilen de bir durumdur.
Üstad Eğitmenler yerde ya da gökte değil; yer ve gök arasındaki sütunlardır. İkisinden de eşit miktarda beslenmek, hakkını vermek, iki niteliği de birbiri içinde eriyen tekil nitelik ve kutupsallıkları aşan bambaşka bir potansiyelle doğurmak, yansıtmak ve ne olursa olsun kalpte merkezlenmek durumundadırlar. Kutupsallık ve paradokslar çözülürken, tek bir bütün olan eşsiz bir nişan kazanırlar. Bu nişan, şifa, rehberlik ve tüm yaratılışın özüdür. İşte bu nişanın doğası sebebiyle hiçbir şifa, öğrenim, öğretim ve dönüşüm sürecinin alıştığımız sistemlerdeki gibi ve beklediğimiz biçimde püripak, tek yönlü, mekanik ve parçasal geçmesi beklenemez. Bizler de bu muhteşem yolu, bunu bilerek, herseferinde özdeki aşkla, ayaklarımızı yere vurmadan, başımızı göğe dikmeden, yolculara değil yola bakarak, içten dışa vererek ve alarak dengeyle yürümeye çalışırız. İlahi plan bilincinde, onun sevgisi içinde ayrı gayrı düşmeden, şükran ve onurla nişanlarımızı gönlümüzün en derin, en hakiki yerinde zaman, mekan ve maddeyle birleştirir, onun ötesine taşır, yaşatır ve paylaşırız.
O'nun tüm Üstad Eğitmen ve öğrencilerinin yolları açık, nişanları bol, daim ve kutlu olsun...
Ahu Birlik
Yorumlar -
Yorum Yaz