Aura ve çakra sistemi; enerji ile çalışan tüm sistemlerin temel yapı taşıdır. Hepsi birlikte bütünsel bir sistemi oluştururlar ve bu sistem ne kadar sağlıklı ve dengeliyse biz de tüm seviyelerde, bütünsel olarak o kadar sağlıklı ve dengeli oluruz. Aura; enerjisi olan, enerjiyle çalışan, yani enerji alıp kullanan ve yansıtan canlı ve cansız olarak nitelediğimiz her şeyin (taş, bitki, hayvan, insan vs.) yaydığı elektromanyetik dalgalara verilen isimdir. Aura; fizik bedenden üst katmanlara yayılan bir ışıma olup, göz için çok ince (süptil), hızlı ve yüksek frekanslarda titreşen bir enerji alanıdır. Bedenimizi kılıf gibi saran aura; katmanlardan meydana gelen auralardan oluşsa da tek bir başlık altında bütünsel, enerjik, ikincil bir bedendir. Başka bir deyişle, aura; varoluştan aldığımız enerjiyi, kullanımımızla oluşturduğumuz bir geri dönüşüm / yansıtma olup günümüzde Kirlian fotoğrafçılığı tekniğiyle görüntülenebilmektedir. Kirlian fotoğrafçılığı, bir çok profesyonel tarafından, hastalıkların fizik bedende tezahür etmeden önce enerji bedende bulunması prensibinden faydalanılarak tespiti için de kullanılmaktadır. Kirlian tekniğiyle elde edilen sonuçlarda auraların belli durumlarda nasıl değiştiğini de gözlemleyebiliriz (Mesela olumsuz bir haldeyken ya da ruhsal bir enerjiyle çalışırken... Pişmiş bir sebzeyle pişmemiş bir sebzenin ya da organik olanla, olmayanın da yaydıkları ışınım bir değildir.) Öte yandan aura bir bütündür, bedenimizden bir parça eksilse de enerjisel olarak varlığını koruyabilir.
Aura dış etkenlere, kişinin o an içinde bulunduğu fiziksel, duygusal, zihinsel bir çok etkene göre değişken olmakla beraber kişi hakkında enformasyon taşır. Auralar kişi, onun bilinç ve bulunduğu seviye / durumuna göre yapı, içerik, biçim, renk, nitelik gibi farklı özelliklere sahiptirler. Aura, durugörü, durusezi, duruduyum şeklinde görülebilir. İnsanlar birbirleri ve diğer her şeyle 5 duyu iletişimi öncesinde, birbirlerinin aura alanlarına girdiklerinde, öncelikle auralarıyla iletişim kurarlar ki hiç tanışıklık ve bilgi sahibi olmadan birinin, bir mekanın, objenin vs. size çekici ya da itici gelmesinin sebebi de karşılıklı auralar ve bunlar arasındaki rezonanstır. Auranız güçlüyse kolay kolay negatif dış tesirlerden etkilenmez, hastalanmaz, stresle çok daha kolay başa çıkabilir, bedensel, duygusal, zihinsel, ruhsal süreçlerinizde çok daha dengeli, farkında ve onlara hakim olabilirsiniz.
Sağlıklı bir eterik beden; zihinsel / duygusal ve ruhsal sağlığı yansıtır, genişliği fiziksel bedenden ortalama 20 cm’e kadar ışınım sağlarken sağlıksız bir eterik beden hastalığı işaret eder durumda neredeyse vücuda yapışık gibi görünecek şekilde 5 cm’e kadar gerilemiş olur, aurada bütünlük, uyum olmayabilir, yırtıklar, kırıklar ve dengesizlikler, renklerde solukluk, donukluk, lekeler vs. olabilir. Bazı kişilerin aura alanı çok güçlü ve geniştir bir odaya girdiğinde öteki uçtan hissedilebilir ve alanındaki auraları masedebilir. Sağlıklı, uyumlu, geniş, parlak auralar kadar, sağlıksız, dengesiz auralar da enerji alanımızı etkiler; buna enerji emiciler de denilen olumsuz insanları, pek çok hasta insanın bir arada bulunduğu hastane gibi yerleri ya da sıklıkla negatif enerjiye maruz kalan ortamları örnek verebiliriz.
Aura kanallarınız ne kadar açık, auranız ne kadar güçlü, dengeli, canlı, geniş ise kaynak enerjisini de o kadar saf, temiz alır, işleyebilir, kullanır ve ışır / geri yansıtırsınız ve bu durum bir döngü oluşturur.
Aurayı aslen bir bütün olmasına rağmen, kolaylık olması açısından teknik açıdan birbirine bağlı ve üst üste dizilmiş en temel şekilde 4’e ayırıyoruz. Bunlar Prana’nın, Ki’nin, Nur’un (Yaşam Enerjisi) en yüksek titreşimle doğrudan alındığı en ince olandan en kaba olanına doğru; ruhsal/kozmik, zihinsel, duygusal, eterik şeklinde olup, nitelikleri farklı, fakat birbirlerine bilgi transfer eden iletişim içinde bir bütünü oluşturur şekilde sürekli bir etkileşim ve uyum halinde olan yapılardır. Ruhsal auradan tertemiz giren bilgiler, kademe kademe diğer auralara ilerleyip, bizim oluşturduğumuz yapıya göre biçimlenip dönüşerek ilgili alana tercüme edilir, bu nedenle bir alandaki sıkıntı hemen diğer katmanı ve zamanla tüm sistemi etkiler ve döngüyü oluşur.
Hastalıkların bedene giriş yaptığı aura; fiziksel bedenin ikiz kılıfı olan, ona en yakın eterik auradır. Ruhsal auradan giriş yapan müdahalesiz ilahi bilgi zihinsel, duygusal katmanlarda bizim o yapımız nasılsa kesintiye uğrar ve o biçime bürünür (çeşitli bilinçdışı, çekirdek kalıplar, inançlar, duygular, düşünceler, travmalar vs.yoluyla) ve gerektiği biçimde transfer edilemez ya da bu katmanlarda farkedilip, şifalandırılamazsa mutlaka hastalık olarak tezahür eder. İşte bu nedenle bizim duygusal / zihinsel yapımızın ne durumda olduğu bizim yaşamımızı belirler ve bunu da ancak bu yapıyı değiştirerek sağlayabiliriz. Varlık daima bize sinyaller verir; biz görmez ya da görmemeyi seçeriz ta ki bu sinyal görmezden gelinemeyecek bir sinyal haline evrilene dek. Bu nedenledir ki tüm hastalıkların kaynağı üst, derin (duygusal / zihinsel) düzeylerde yer alır. Reiki’nin koruyucu, önleyici, bütünsel sağlık işlevi, “bir sıkıntın yoksa, Reiki ilerde de bunun böyle olmasına yardımcı olur” düsturu bu nedenle çok önemlidir. Bozulan sağlığı iyileştirmek her zaman için onu korumaktan çok daha zahmetlidir. Bizler pek çok farklı sebeple çok küçük yaşlardan itibaren enerji akışını engeller, blokajlar, nihayetinde de her alanda dengesizlikler ve sıkıntılar yaratırız bu durum nasıl nefes aldığımız ve verdiğimizle bile kendini ele verir. Nihayetinde de kendimize, bütünselliğe ve kaynağa dönüş yolculuğunda tekamüle başlarız.