Karma yükü oldukça ağır zamanlar ve topraklardan geçiyoruz. Bireysel ve kolektif alanlar da her zamankinden daha fazla iç içe geçmiş durumda. Bazılarımız dünyanın hafızası ve kolektifi giderek çok daha yoğun biçimde hissediyor. İnsan olaraksa sinir sistemimizin buna göre bir evrimi yok. Çok fazla ve karışık bilginin çok kısa sürede bünyenize girmesi engellense ve bu tip mesafeler bazı durumlarda gerekse bile, farkında olarak ya da olmadan pek çok düzeyde bunun altında ezilebiliyor, kendimizi tamamen kapatabiliyor ya da aslında bu çok değerli zamanları, hassas halleri ikame edip yanlış kullanabiliyoruz.
Uzun zamandır eskileri özleyen, her şeyin tadını yitirmiş olduğu, ruhu çarpık, sevimsiz bir dönemden ve genel bir bıkkınlık ve keyifsizlikten bahsediyoruz. Bunda tabii ki dış ve iç kaynakların birbirini besleyen negatif bir döngüsü ve bulaşıcı bir etki var. Buna bir isim koyalım öncelikle; genel bir neşe kaybı!
Biliyoruz ki tüm duygular, düşünceler, olan biten, madde, zaman, mekan geçici, çünkü bunlar kutbiyete dahil. Oysa ki neşe, insani ve dünyevi değil neredeyse semavi ve tanrısal bir nitelik! Bu ne demek; koşulsuz hepimizde hep ola … Kaybedip kazanılacak, illüzyona bağlı bir unsur olmayan öz bir kaynak! Neşe bir kutsanma, kutlama, huzur, eminlik, kabul halidir. Neşenin arka planda bakiliğini koruduğu çok kötü bir döneminiz olmadıysa ‘neşe içinde öldü’ lafını idrak etmeniz pek mümkün olmasa da neşe yine de sizin de bir parçanız.
Şimdi gelelim peki neden böyle algılıyoruz kısmına… Kök enerji merkezinize (dünyevi her şey) bağlı pek çok olumsuz şey neşenin ilk dünyevi kaynağı olan yaşamdan tat alma, duygularınız ve içsel çocuğun bilgeliğinin merkezini yani haranızı etkiler ve bu yükselerek güneş merkezinizde ciddi bir güç kaybına sebep olur. Domino taşı gibi düşünün bu yolculuğu lütfen, artık hiçbir şeyden pek emin değilsinizdir ve kalbiniz kapanmaya başlar, sonra boğaz merkezinizde neşenin ifadesini bulamaz, dünyaya sunamaz ya da bastırırsınız ve bu 3. Gözde ciddi bir zihinsel bulanmaya sebep olur artık neşeye dair vizyon kaybınız olur, zira görünenin ötesini göremiyorsunuzdur. Taç merkeze bu biçimde geldiğinizde orada zaten sadece dünyaya bağımlılık ve aşırı maddileşme olur. Bu yolculuğu şimdi bir de tersten okuyun akış çift yönlü çünkü.
Bu tanıdık hikayeden sonra gelelim kendiniz, dünyanın geri kalanı, karma ve kolektif adına akışının tekrar güçlenmesi gereken en değerimiz neşeye... Naçizane bir kaç öneride bulunmak istiyorum, yorumlara siz de kendinizinkileri eklerseniz ayrıca neşeleniriz.
Neşeliyseniz bunu hiçbir şey adına örtmeyin, buna çok ihtiyacımız var. Neşe sevginin ve aşkın zekanın en üst formlarından… Toplumsal olarak pek öyle etiketlemesek de.
Doğayla, hayvanlarla, çocuklarla, müzikle, sanatla, dansla, hareketle, yaratımla size neşe getirenlerde daha fazla beraber olun. Neşe kaybı; neşemizi alıp götüren şeylerin fazlalığından değil, sizin bunları aşacak neşe kaynağıyla bağınızın çok az olmasından aslında.
Meditasyon, nefes, enerji çalışmaları, şükür, kalbin ve zihnin arınması, hizmet ve topluluk ruhu neşe kaynağına doğrudan erişim sağlayanlardan.
Kendinize sorun bugün neşeyle bağlanmam, neşeyi görmem, hissetmem için neler mümkün?
Güne tüm canlılar için neşe dileyip hayal ettiğiniz, hatırladığınız ya da şuan hissettiğiniz neşeyi büyüterek onlara armağan ederek başlayıp bitirebilirsiniz.
Dil bazen çok yetersiz ve talihsiz olabiliyor çünkü zihinle kuruluyor, gördüğünüz üzere ‘neşe kaybı’ diye bir tamlamamız var mesela bunun yerine de yeni bir şey koymalıyız çünkü dil yaratır. Her kaybolanın var olduğunu ve var olanın yok olmadığını ve bulunacağını bilmelisiniz hem de anda.
Ve evet tabii ki neşe ve hüzün kardeştir, aydınlığı çok olanın karanlığı da bol olur ya ondan işte. Hüzün de tanrısal bir niteliktir! Tam da bu nedenle hissettiğiniz herhangi bir varoluşsal kriz ve var olmanın dayanılmaz ağırlığından da bir tek neşeyle çıkabilirsiniz. Dilerim yolculuğumuzda ikisinden de tüm bereketiyle nasiplenip bütünü hissedelim. Bu en büyük coşku ve varoluşun sizden ortaya çıkarabileceği en muazzam yeniden yaratım. Bu dünya neşenizi zayıflatacak, hüznünüzü dağıtabilecek bir güçte, ama unutmayın ki içinizdekiler baki. Ömür üç gün madem ve bazı şeyler baki… Önemli olan; ömrümüzün şuan neye ihtiyacı var? Onu çoğaltın...
Dünyanızın neşeyle döndüğü baharlara
Ahu BİRLİK
www.varolus.com